Lale İşkembecisi 1960’tan günümüze, işkembe çorbası, sakatat ve tatlı çeşitleri ile geç saatlerde gece kulüplerinden çıkanlar, sabahları ise çalışanlar tarafından büyük ilgi gören mekan. Ve bu mekan bilinen, alışılan ve sevilen bir lezzet olarak her daim dolu ve hareketli. Aslına sadık kalınarak onarılmış 300 senelik binasında hizmet veren Lale‘nin şefi Arif Sarı işkembeden başka şeyler
Yıl 1938… İzmirliler; Kemeraltı’nda, küçücük bir dükkanda, Sefer Usta’nın eşsiz yoğurt ve kaymaklarıyla tanışıyorlar. Özsüt, o tarihten beri İzmir’in “Alameti Farika”larından biri. Sefer Usta’nın başlattığı bu serüven, zaman içinde süt ürünlerinden muhallebiciye doğru doğal bir dönüşüme uğradı. 1980 yılındaysa Sefer Usta’nın oğlu İbrahim Urlulu liderliğinde, çok daha iddialı bir kulvara girdi. Özsüt ustalarını da ortak
Karadeniz’in içinden gelenler ve içinden ‘Karadeniz’ gelenler her Cumartesi Kuruçeşme Kafes Garden’da… Karalahana çorbası, mısır ekmeği-yoğurt,etli pazı sarma, mısır ununda hamsi tava ve sütlaç’dan oluşan Karadenizlilere özel fix menünün yanı sıra; dünya mutfağından farklı lezzetlerin de tadına bakılabileceği gecede Marsis sahne alıyor. Karadeniz’in hırçın ve hüzünlü havalarını rock’ın asi ruhu ile harmanlayan grup Marsis ile
Ara Kafe, dünyaca ünlü fotoğrafçımız olan, yaşayan en büyük fotoğraf sanatçılarından Ara Güler’ in, yapıtlarının sergilendiği müzenin ve 4 katlı atölyesinin giriş katında, 2001 yılının Mart ayında, sanat yönetmeni Yaşar Kartoğlu tarafından açılmıştır. İlk açıldığı günlerde daha çok bir “kafe” mantığı ile iş yapan mekan, ilerleyen zamanlarda menüsünü de zenginleştirerek öğlen ve akşam yemeği saatlerinde
Tahtasaray, zengin et yemekleri menüsüyle bir lezzet durağı olmanın ötesinde, 1993’den beri Levent ve çevresindeki kebap düşkünlerinin bir numaralı adresi. 250 kişilik kışlık, 600 kişilik yazlık kapasitesiyle diğer kebapçılardan çok daha ferah bir ortama sahip. Ayrıca pek çok davet ve organizasyona da olanak sağlıyor. 12.00 – 24.00 arasında servis veren Tahtasaray, teras barıyla Levent’teki gökdelenlerde
Urfa, Adana mutfaklarının en güzel yemeklerini gerçek ustalarından tatmak için İstanbul’da pek az sayılı mekan var. Bunlardan biri de Dürümcü Baba. Yaklaşık 20 sene önce İstanbul’un ilk dürümcüsü olarak açılan Dürümcü Baba‘da, döner, Urfa, Adana, çöp şiş, kuzu ve tavuk şiş gibi klasiklerin bulunduğu dürüm çeşitleri hazırlıyor. Dürümcü Baba Spesiyal, Bursa Kebabı, etli pide, lahmacun,
Büyükada hem tarihi, turistik konumuyla, hem de deniz ürünleri ve mezelerin başını çektiği Rum mutfağının eşsiz lezzetlerini barındırmasıyla harika bir yeryüzü parçası. Milano Restaurant ise, bu güzel ada’nın en köklü mekânlarından biri olarak 1960’lardan bu yana kalite ve servisinden asla taviz vermeden hizmet sunmayı sürdürüyor. Denizin üzerindeki konumu muhteşem bir manzara keyfi yaşatıyor gelenlere. En
Hamov, Anadolu Ermeni mutfağının özgün lezzetlerini bulabileceğiniz, Şişli Feriköy’de nezih, sevimli bir restoran. Ermenice ‘lezzetli’ anlamına gelen Hamov, farklı tatları arayanlar için güzel bir seçenek. 12 masasıyla yaklaşık 25-30 kişi alabilen, sokağın hemen üzerinde, mahallede kime sorsanız size yerini tarif ettiği, tipik bir mahalle restoranı diye özetlenebilir. Aslında Hamov’da %100 Ermeni mutfağı değil de hem
Zengin menüsü ve nezih ortamıyla Karaköy’de hizmet veren Hünerli Restaurant, Türk ve Osmanlı mutfağından oluşan yemek çeşitleriyle ilgi çeken bir mekan. Klasik ve neo klasik yemeklerin neredeyse tamamını bulabileceğiniz Hünerli Restaurant’ın mutfağı 5 temel çeşitten oluşuyor. Kömür ateşinde hazırladıkları döner çeşitleri ve İskender, tüm kebap çeşitleri, zeytinyağlılar, Karadeniz Görele Pidesi’nin hası, mevsimine göre her çeşit
