Tolunay Sandıkcıoğlu Kış gelse de içsem diye beklediğim bir boza vardır, bir de salep… Ne yazık ki bu tatlar da zamanın hızına yenilenler arasına giriyor yavaş yavaş. İstanbul’da Vefa, Ankara’da Akman, Eskişehir’de Karakedi bozacıları dirense de bozayı içen değil neredeyse bilen bile kalmadı. Salepse çoktan çay- kahve ikilisine yenik düşerek eski pastanelerin nostaljik ürünleri arasına
Türk mutfağının vazgeçilmez tatlarından biri olan boza, yüzyıllardır sofralarımızı süsleyen ferahlatıcı ve besleyici bir içecektir. Özellikle kış aylarında sıkça tüketilen boza, sıcak yaz günlerinde de serinletici bir alternatif olarak tercih edilir. Bu yazıda, bozanın tarihçesi, yapımı, faydaları ve tadını çıkarabileceğiniz bazı geleneksel tarifler hakkında bilgi vereceğiz. Bozanın Tarihçesi Boza, Türk mutfağının köklü bir geleneksel içeceğidir
Kış ayının vazçgeçilmezlerinden bir tanesi olan salep yapmanın püf noktaları konusunu geçtiğimiz hafta sizlerle paylaşmıştık. Şimdi sıra geldi kış dediniz mi akla gelen bir diğer içecek bozaya. Boza, içerdiği maya ile hem vücudunuz için pek sağlıklı hem de o kadar lezzetli ki evde bir kez yaptınız mı ve eliniz alıştı mı tekrar tekrar yapabilirsiniz. Boza yapmanın
1870 yılında Arnavutluk’tan İstanbul’a gelip yerleşen Hacı Sadık Bey, dönemin İstanbul’unda sulu ve ekşi lezzetli bozayı görmüş ve bu lezzeti kendi damak zevkine uygun, koyu kıvamlı ve hafif ekşi bir lezzete dönüştürerek Vefa Bozacısı’nı kurmuştur. O günden bu yana, Vefa Bozacısı, geleneksel Türk içeceği bozanın üretimi ve satışı konusunda bir simge haline gelmiştir. Bu makalede,
