Aheste’nin hikayesi hem bir meyhane sevdası, hem slow food, hem yavaş pişen lezzetli yemekler, hem de yavaş yaşamı destekleyen bir birleşimden ortaya çıktı.
Sağlıklı ve doğal ürün yelpazesinin oldukça dar ve ulaşımının da zor olduğu ülkemizde mümkün olduğunca organik olan ürünlerle:
Gündüzleri; tartlar, kekler, kişler, muffinler, granolalar, ev yapımı reçellerimiz ve kahvaltı seçeneklerimizle saat 10:00 da başlıyoruz..
Öğleden sonra; kendi yaptığımız tam buğday ve ekşi mayalı ekmeklerimiz üzerinde çeşitli bruschettalar, elde açılmış makarnalar, salatalar gibi seçeneklerle daha hafif bir servis veriyoruz.
Gece ise en keyifli saatler başlıyor. 18:00 itibariyle Türkçe ve yabancı jazz müzik eşliğinde uzun uzun edilen sohbetler ve minik minik mezelerle donatılmış sofralarla geceye başlıyor 00:00 itibariyle günü sonlandırıyoruz.
Menümüzü genel olarak tanımlarsak modern dünya mezeleri diyebiliriz. Türk, İran, Osmanlı, Ermeni, Rum gibi çeşitli kültürlerden ezgiler taşıyan, sıcak-soğuk 20 çeşit meze ve 3-4 çeşit ana yemekten oluşan sıkça yenilenen bir menümüz var. Deniz börülcesi üzerinde fümelenmiş mevsim balığı, enginar confit, ızgara dil ve ancuezli ıspanak püresi, humuslu kalamar, uykuluk, diri haşhanmış yabani otlar üzerinde fümelenmiş yoğurt, iç baklalı mini köfteler, terkib-i çeşidiye en favorilerimiz.
Her Cumartesi ve Pazar organik pazardan sebzelerimizi alıyor, deniz balığı olmayan ve soyu tükenmekte olan hiçbir balığı tüketmiyor, kuzu hariç et almıyor, Antakya’dan bahatatlar, Kars’tan un ve gravyer, Bolu’dan yumurta, İran’dan safran, isli pirinç ve zereshk gibi kullandığımız her ürünü kendi bölgesinden getirmeye özen gösteriyoruz.
Comments are closed.