Eski Kafa, bohem dekorasyonu, mevsimsel ve organik yemeye adanmışlığıyla adeta San Francisco’dan fırlamış bir lokanta. Yalnızca mevsim malzemeleri kullanılarak hazırlanan geleneksel Türk yemekleriyle fast food kültürüne ‘kafa tutuyor’ Eski Kafa. 2008’de açıldığından beri muhafazakar kesim entelijansiyasının durak noktası. Yazarlar, gazeteciler, politikacılar ve Eski Kafa’yı keşfeden, damağına düşkün -muhafazakâr olsun olmasın- herkes buraya akın ediyor. Mekanın sahibi iç mimar Aysel Berk Zengin, eski bir oto kaportacısını bir huzur yuvasına dönüştürmüş. Özel yaptırılmış bakır çay ocağı, üzerinde her daim çay demlenen saray mangalı, şırıl şırıl akan bir çeşme…
Güzel prensipleri var Eski Kafa’nın. Ekmek ve sudan para alınmasına karşılar. Mutfağa girip çıkmak serbest, hatta girip kendi yemeğini yapan kendini bilmezler bile oluyormuş! “Ticari olarak aleyhimize çok şey yapıyoruz” diyor Aysel Hanım’ın eşi şair Mevlana İdris gülerek.
Yemeğe daha önce tatmadığımız, Adana’nın yöresel yüksük çorbasıyla başlıyoruz. Biber salçası ve nar ekşisinin lezzeti, küçük mantıları ve nohutlarıyla bize Çin mutfağından acı tatlı çorbayı anımsattı.
Sırada zeytinyağlılar var. Eski Kafa’da mevsiminde olmayan hiçbir malzeme kullanılmadığı için, kış aylarında annelerimizin, anneannelerimizin yaptığı gibi kurutulmuş sebzeler kullanılıyor. Kuru patlıcan dolması, bol domatesli Antep usulü biber ve patlıcan dolması ile fıstık, kuş üzümü ve tarçınla hazırlanan Akdeniz sarması müthiş.
‘Eski moda’ semtte bir tatlı huzur
Ana yemeklerden gulaş da muhakkak tadılması gereken lezzetlerden. Trakya’dan gelen dana eti, bir gün öncesinden defne yaprağı, soğan, kekik ve yoğurtla marine ediliyor. Beş saat çok kısık ateşte, toprak güveçte pişiyor. Genelde beğendi üzerinde geliyor ama patlıcanın mevsimi geçtiği için bugün patates püresi üzerinde.
Masamızdaki herkes bunun İstanbul’da yediğimiz en güzel etlerden biri olduğu konusunda hemfikir. Kars’tan gelen meşhur kaz eti ise altı saat çok kısık ateşte pişiyor, suyundan da pilav yapılıyor. Tadına bakmak isteyenlerin bir gün önceden sipariş etmesi gerekiyor.
Mekanda kola satılmıyor. Gazoz var, çay var, şurup var. Elma, tarçın ve zahter çaylarından içmeye doyamıyoruz; hepsi taze demleniyor ve organik balla servis ediliyor. Tatlı kuşburnu, erik, elma, ekşi ve tatlı kızılcık şurupları da burada yapılıyor.
İstanbul’un ‘eski moda’ semti Fatih’te hiç beklemediğimiz bir öğle yemeği yemiş olduk. Eski Kafa’nın hep olduğu gibi kalmasını, mekanın yavaş ve huzurlu atmosferinin hiç değişmemesini diliyoruz. Uzun bir öğle yemeği ve iki-üç bardak çaydan sonra siz de ne demek istediğimizi anlayacaksınız.
Ansel Mullins – Yigal Schleifer
Kaynak: Radikal Gazetesi
