Sula Bozis’in kaleminden çıkan ve Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan “İstanbul Rumlarından Yemek Tarifleri – Masal Yıllarımın Mutfağı” kitabı, sadece bir yemek tarifi kitabı değil, aynı zamanda 20. yüzyılın ikinci yarısından küçük bir İstanbul panoraması sunan bir kültür tarihi çalışmasıdır. Bu kitap, İstanbul Rumlarının sofra adabından yemek geleneklerine ve günlük hayatlarına uzanan, kişisel tanıklık ve
Tarihi ve Doğal Güzellikler: Cunda Adası, Ege Denizi’nde yer alan ve tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve lezzetli mutfağı ile öne çıkan bir ada. Dar sokakları, taş evleri ve Rum kiliseleri ile geçmişe yolculuk yapmanızı sağlıyor. Adaya vardığınızda sanki zaman durmuş gibi hissediyorsunuz. Mezeler: Cunda’nın mutfağı da adanın tarihi kadar zengin. Her restoranda kendine özgü tariflerle
Merhaba sevgili okurlar! Bugün sizlere, Türkiye’nin güzel sahil kasabası Çeşme’nin karşısında yer alan Sakız Adası’ndan ilham alan bir tarif sunuyoruz: Koulourakia Mastihas! Bu nefis kurabiyeler, sakız likörü ve sakız ile yapılan geleneksel bir lezzetin temsilcisi. Malzemeler: 2 çay fincanı tereyağı 1 buçuk fincan şeker Yarım fincan süt 1 kahve fincanı mastika (sakız) likörü veya uzo
Meri Çevik Simyonidis’in “İstanbulum Tadım Tuzum, Hayatım” kitabı, sadece bir yemek kitabı değil, aynı zamanda yazarın İstanbul’la olan derin bağını ve bu şehrin kendisinde yarattığı eşsiz lezzet hafızasını anlatan bir yaşam öyküsü. Kitapta: Yazarın İstanbul’da çocukluk ve gençlik yıllarında yaşadığı anılar, Ailesinin lezzetli yemek tarifleri, Şehrin farklı semtlerinden ve mutfaklarından derlenen otantik tarifler, İstanbul’un tarihi
Ege’ye benzeyen insanların kitabı… Edip Cansever’in şiirindeki gibi, İnsan yaşadığı toprağa benzer, havasına suyuna benzer… Ege’nin iki kıyısı için her zaman ‘sakin ve lezzetli’ sözcüğünü seçmeye özen gösteren bir gazeteci olarak bu kıyıların insanlarının yaşama sevinçlerini öne çıkarmak isterim… Ege kıyılarında bir lokantaya oturan insan renksiz, ruhsuz, derinliksiz, herkesin bir örnek olmak adına büyük paralar
Şöyle bir düşünün, 15 yıldır aynı lokantaya gidiyorsunuz ve lezzetlerde değişen en ufak bir şey, kalitede en küçük bir düşme yok. Sadece lokantanın sahipleri ve çalışanları ile beraber biraz yaş alıyoruz o kadar… (Maalesef aralarında “toprağı bol olsun” diye yâd ettiklerimiz de var.) Örneğin, meşhur ‘Lesvos-Kalderimi’ lokantasındaki Lena… İlk tanıştığımızda gencecik bir kızdı, mutfakta çalışıyordu.
Bazen şehrin bunaltan sıcağından uzaklaşmak, bazen de misafirlerimizi gezdirmek için Büyükada’ya her yaz yolumuzu düşürürüz. Arabasız sokaklarda köşkleri izleye izleye fayton keyfi yapmaya, adanın arkasında kalan sessiz sakin ormanda vakit geçirmeye bayılsak da söz konusu yemek olduğunda ada sınıfta kalıyor. Örneğin vapur iskelesinin etrafındaki balıkçılar… Sanki uzmanlık alanları, en kalabalık turist grubunu yoldan çevirip lokantaya
