FREE WORLDWIDE SHIPPING OVER $100

LAST CALL: LOWEST PRICE GUARANTEE 50% OFF. EXPLORE

Gurmelerden

Morsalkım ağacı altındaki tarihi binada dünya mutfağı

Galata’nın kaldırımı bile olmayan dar sokaklarında bir yanda otomobiller bir yanda kalabalığı yararak yürümeye çalışırken içeri adeta buyur eden, kapısı geniş, geniş bahçesi olan bir bina görüyoruz… Kapıda binanın tarihini hem Türkçe hem İngilizce anlatan panoları okuyunca içerisi sizi daha çok çağırıyor. Burası ne bir müze ne cami ne de kilise… Ortasında avlusu olan, iki katlı tarihi bina şu an bir restoran adı: Wisteria… Adını bahçesindeki morsalkım ağacından alan restoranda sandalyelerin minderleri, mönüler, garsonların kıyafetlerinin rengi mor. Öyle güzel bir restoran ki bu muhteşem atmosferde ne yerseniz beğenir, mutlu olursunuz. Ama iş buna bırakılmamış, yemekler de çok lezzetli.

Surlar restoran içinde
Wisteria, Hakan Akgil ve Uğur Sevinç tarafından bir yıl önce açıldı. Akgil, daha önce Çanakkale Küçükkuyu’da otel ve restoran işletmeciliği yapmış. Ardından bu tarihi mekanda bir Wisteria’yı hizmete soktu. Binanın yapım yılı 1870. Erkek öğrencilerin okuduğu Fransız ilkokulu olarak kapılarını açan binada öğretmenler papazmış. Tüm bunları Akgil’e anlatan kişi ise bu binadaki okulda öğrenim gören ve şu an Şişli’deki Fransız Yetimhanesi’nde kalan 97 yaşındaki George Mizzi. 1934’ten sonra papaz okulu olup öğrenci kalmayınca bina satılmış ve elektronik işlerinin yapıldığı dükkanlar açılmış. Üç ayrı salondan ve bir büyük bahçeden oluşan restoranan büyük salonunda Galata surlarının bir bölümünü görebiliyorsunuz.

Restoranın mönüsünde dünya mutfağından örnekler yer alıyor. Galata bölgesi çok turist aldığı için yemekler her zevke hitap edilebilecek şekilde seçilmiş. Restoranda güne kahvaltıyla başlanıyor, öğlen yemeği, beş çayı ve akşam yemeği için seçenekler yer alıyor. Mutfak, geçen şubat ayında 30 ülkenin ve 20 bin aşçının katıldığı Dünya Aşçılar Birliği’nin düzenlediği 9. Uluslararası Gastronomi Festivali’nde altın madalya kazanan Turgut Ay’a teslim.

Şefin mönüde yaratıcılığını ortaya koyduğu yemekler arasında drunk chicken, dana bacon’a sarılı tavuk, wisteria kebap, kadayıfta karides bulunuyor. Mönü kafa karıştırmıyor çünkü her bir bölümde en fazla altı çeşit yemek yer alıyor. Makarnaları ve ekmekleri kendileri yapıyor, steak mönüsündeki etler ise Arjantin mutfağındaki dry et yöntemiyle 28 gün dinlendiriliyor.

Pirzolaya parmesanlı yorum
Restoranın şefi Turgut Ay’ın hazırladığı yemeklerden önce kadayıfta karidesi tadıyoruz. Bu başlangıç için orta büyüklükte yani dört numara denilen karides kullanılıyor. Mangalda yapılmış gibi bir tadı var, altındaki taze kırmızı biber püresiyle gerçekten lezzetli. Wisteria kebap için kullanılan dana bonfile çok taze, çok da kararında pişirilmiş. Altında taze fesleğen ve dometes sosuyla zenginleştirilen pide ve barbekü sosuyla çok uyumlu. İçinde biraz da sarımsak var ama belli belirsiz tadını alıyorsunuz.

Et, domates, fesleğen ve pideyi birlikte yediğinizde hem fresh hem klasik lezzeti bir arada tadıyorsunuz. Klasik kebaba uygun olarak yanında ızgara cherry domates ve biber yer alıyor. Parmesan pirzolanın da eti çok taze. Parmesanla panalenen et, fırında pişiriliyor. Yine barbekü sosla uyumlu hale getirilmiş. İnce patates dilimleriyle hazırlanan garnitürle servis ediliyor. Tereyağı tercih etmeyenler patates garnitürünü beğenmeyebilir çünkü sadece tereyağı kullanılmış ve tadı çok baskın.

Artısı
Suna Yıldızoğlu, Kubilay Kan, Güniz ve Güvenç Dağüstün canlı müzik yapıyor.

Eksisi
Bazı yemeklerin fiyatları gerçekten pahalı. Her cebe hitap etmeyebilir.

Kaynak: Star Gazetesi