FREE WORLDWIDE SHIPPING OVER $100

LAST CALL: LOWEST PRICE GUARANTEE 50% OFF. EXPLORE

Mekanlardan
Posted in

Le Petite Maison ile Fransız Riviera’sına lezzet yolculuğu

Le Petite Maison, Côte d’Azur’un ve komşusu Liguria bölgesinin etkileriyle en iyi taze ve mevsimlik malzemeleri kombine ederek, Fransız, Akdeniz ve Nice mutfağının sade ve lezzetli yemeklerini konuklarına sunuyor. La Petite Maison; Nice, Londra ve Dubai restoranlarının başarısının ardından şimdi de İstanbullulara Fransız Rivierası’nın atmosferini yaşatıyor.

La Petite Maison; Nice, Londra ve Dubai restoranlarının başarısının ardından şimdi de İstanbulluları Fransız Akdeniz ve Nice mutfağının lezzetleriyle buluşturuyor. Nişantaşı’ndaki tarihi Maçka Palas, şimdiki Park Hyatt İstanbul’un altında yer alan La Petite Maison, 12 Mayıs’ta kapılarını açtı. Markayı uluslararası arenaya açan Arjun Waney tarafından Türkiye’ye getirilen La Petite Maison, Waney Ailesi ve Türk ortağı olan Doğuş Grubu ortak girişimi olarak işletilecek.

Fransız Akdeniz ve Nice mutfağından lezzetler…
Le Petite Maison’un hikayesi yaklaşık 20 yıl önce Güney Fransa’da Nice’te başlıyor. Maison’u fark ederek markanın tüm haklarını satın alıyor. Mekanın 2007 yılında Londra’da, 2010 yılında Dubai’de, 2013 yılında Beyrut’ta bir şubesi açılıyor. Bu süreçte dünyanın en tanınan restoranlarından biri olan Le Petite Maison, şimdi de İstanbul’da kapılarını açtı. Le Petite Maison İstanbul Genel Müdürü Olivier Lavigne du Cadet, “Avrupa ve Asya kıtalarının buluştuğu noktada yer alan İstanbul’un Akdeniz’e yakın olması cazip geldi. Yemeklerin paylaşma konseptiyle servis edilmesi, Türklerin yeme içme kültürüyle de çok benzeşiyor. Mezeler, zeytinyağlılar, ızgara kültürü gibi pek çok benzerlik var” diyor. Le Petite Maison İstanbul’un Londra ve Dubai şubelerine benzer bir konsepti var. Mönüler büyük ölçüde aynı ancak birkaç lokal içerikle adaptasyon yapılmış. Le Petite Maison, Côte d’Azur’un ve komşusu Liguria bölgesinin etkileriyle en iyi taze ve mevsimlik malzemeleri kombine ederek Fransız Akdeniz ve Nice mutfağının sade ve lezzetli yemeklerini konuklarına sunuyor. Olivier Lavigne du Cadet, Türkiye’nin yemekle sosyalleşmeyi seven bir ülke olduğunu ve buraya yeni bir konsept getirmek istediklerini söylüyor.

Yemekler “sihirli kutuda” pişiyor!
La Petite Maison İstanbul’un mutfağında, daha önce Londra restoranında görev yapan ve markayla çok eski bir tarihi olan Executive Chef Liam Smith-Laing var. Le Petite Maison’un DNA’sını ve aynı zamanda ağız tadını çok iyi tanıyan şef, lezzetleri kadar neşeli ve sempatik tavırlarıyla da dikkat çekiyor.

Mönüde Güney Fransa’nın tatları öne çıkıyor. Başlangıçlarda; carpaccio, klasik tapenade, taze badem ve enginarlı tapenade, Hindiba salatası, gorgonzola ve karamelize edilmiş cevizle hazırlanan hindiba salatası (Salade d’Endives au Gorgonzola), limon yağında ince dilimlenmiş ahtapot (Poulpe Finement, Tranche) gibi tatlar yer alıyor. Ana yemeklerde ise spesiyal olarak Carre d’Agneau yani kuzu kaburga… Ağır ateşte pişirilmiş ılık somon, tatlı mısır ve pırasa salsa sos (Saumon confit au feu de Bois), ev yapımı makarna, pesto sos ve balık yumurtası (Pates Graiches au Pistou el Bottarga) ise tatmanızı önereceğimiz ana yemeklerden… Kinoa salatası da popüler bir seçenek. Şeftalili frambuazlı dondurma (Peche Melba), çikolatalı dondurma ve sıcak çikolata sosuyla servis edilen profiterol (Profiterole au Chocolat Chaud) şefe özel reçeteyle hazırlanmış tatlı seçenekleri olarak öne çıkıyor. Yemekler, Olivier Lavigne du Cadet’in “sihirli kutu” olarak tanımladığı kömür fırınında pişiriliyor. Türkiye’de sadece Le Petite Maison’da bulunan bu fırın, yemeklere hafif bir füme tadı veriyor.

İçki seçeneklerinde; lavantalı martini, fesleğenli ve limon suyuyla hazırlanan kokteyl gibi Güney Fransa tatlarını öne çıkaran bir mönü hazırlanmış. Şarap mönüsünde yer alan rose şaraplarını kendileri üretiyor. Özellikle Güney Fransa şaraplarını getirdiklerini söyleyen Olivier Lavigne du Cadet, Türk şaraplarında sevgiyle yapıldıklarını düşündükleri butik şarapları tercih ettiklerini belirtiyor.

Güçlü bir kişiliği var
Le Petite Maison’un mimari olarak güçlü bir kişiliği var. Mimarlık firması Sagrada ve aydınlatma tasarımcısı Thierry Dreyfus tarafından dizayn edilen yeni restoran; Fransız Rivierası’nın tatlarını, kültürünü ve atmosferini özgün bir sentezle İstanbul’a taşıyor. Tarihi ve gerçekçiliğin yanı sıra hafif ve ferah bir ortam yaratılmaya özen gösterilmiş. Kısacası, restorana girdiğinizde her zaman oradaymış hissi veriyor. Çok sade bir iç mimari gibi görünen mekanda detaylarda çok ayrıntı var. Dekorasyonda, Türkiye’den sanatçıların da eserlerine yer verilmiş. Yüksek tavanlarıyla dikkat çeken mekanda ayrı bir bar alanı, 200 metrekarelik klasik bir Fransız bahçesi ruhuyla tasarlanmış peyzajlı bir teras ve ana restoran bulunuyor. Ana restoranda 100 kişi, terasta 56, barda 30 kişiye kadar konuk ağırlayabilen restoran, ayakta vakit geçirmeyi tercih eden konuklarla beraber 200 kişilik kapasiteye sahip.

Le Petite Maison İstanbul, özel etkinliklere de ev sahipliği yapıyor. Güney Fransa’dan gelen The Gypsy Queens isimli grupla canlı müzik yapan mekan, önümüzdeki günlerde Türkiye’den de çeşitli müzik gruplarıyla etkinlikler gerçekleştirecek. Ayrıca, yaz sonuyla birlikte pazar günleri, caz müzik eşliğinde brunch’lar yapmaya başlayacak. Bir ülkede sadece bir Le Petite Maison açtıklarını söyleyen Olivier Lavigne du Cadet, “İlerleyen dönemlerde Bodrum gibi bir yerde bir işbirliğimiz söz konusu olabilir. Orada restoran açmayı düşünmüyoruz ama bir şekilde orada olacağız” diyor. www.lpmistanbul.com.tr

Yazı: Aliye Gümüş
Kaynak: www.gastronomi.com.tr