Şarapevleri
Posted in

Cafe Foça Karası

2005 Yılının Temmuz ayında, küçük ama şirin bu mekanı işletmeye karar verdim. Her zaman bana destek olan dostlarımın yol göstermeleri ve yön vermeleriyle gerçekleşti diyebilirim. Özellikle Ercüment Kuyumcu; kafenin adını “Foçakarası” olarak önerdiğinde çok mutlu olmuştum. Çünkü Foçakarası’nı anavatanında yeniden canlandırmaya çalışan sevgili ağabeyim Volkan Sucukçu’nun, emekleri, dürüstlüğü bizim için tartışılmazdı. Ercüment Kuyumcu isim babası olmuştu ama bu konuda en çok emeği geçen Volkan Sucukçu’dan “Foçakarası” adını kullanmak için izin istemiştik. O da büyük bir hoş görüyle “tabii ki kullanabilirsiniz” demişti ve bizim gibi heyecanlanmıştı. Öyle de yaptık, yola çıktık. Amacımız, Foça’nın rengi olan değerlerini gelen misafirlerimize sunmaktı. Asırlardır süre gelen önemli bir parçamızı hayata yeniden katmaktı.

Bu mekan 1872 yılında Osmanlı topraklarında, Rum sivil mimari örneklerinden biri olarak inşaa edilmiş. Öncelikle Osmanlı ordusunun kışlası olarak kullanılmış. Osmanlı’nın son dönemlerinde meyhanelere dönüşmüş. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra yine askeri kışla olarak kullanılmış. 1950’li yılların ortasında ihale yoluyla sivillere satılmış. Daha sonra zahiriye olmuş. Bir süre boş kalmış.Sahip değiştirince Foça’nın ilk çerez işletmesinin kuruluşuna tanıklık etti. ” Beliz” çerez olarak Burhan Çelik tarafından uzunca bir süre işletildi. Fanatik bir Beşiktaş taraftarı olan Burhan Çelik’ten sonra. “Cafe swea” adını aldı. Bir kaç yıl sonra yine el değiştirip “Cafe Kamelya” adıyla işletildi. Bir yıl kadar kapalı kaldıktan sonra ben “Foçakarası” adıyla işletmeye karar verdim.

Foçakarası üzümüne gönül veren FOÇEV (Foça Çevre Dostları Derneği) üyeleri (Volkan Sucukçu, Rıfat Bozkurt, Tülay Karacaören Bozkurt, Ercüment Kuyumcu, Christina Çokay, Cengiz Çokay) bu kararı aldıktan sonra hep Foçakarası üzümünün ve kafemizin yaşaması için desteklerini esirgemediler. Hemen ardından, Topaz şaraplarının sahibi Rıfat Şekerdil, Foça Yeniköy civarında bir bağ kurup, Foçakarası’nın yaygınlaşması ve somut olarak hayata geçmesi için, bir yatırım yaptı. Gerçekten çok titizlenerek bu renge sahip çıktı. Foça topraklarından elde edilen ilk şarabı “Phokaia”yı (Cabarnet Sauvignon) üretti. Bu yıl “öküzgözü” ve yine Foça bağlarından elde edilen Cabernet Sauvignon ve Foçakarası kupajı olan şarabı da kültürümüze kattı. Daha da yeni 4 şarap sırada beklemekte. Tüm bunlar kazanılırken bunu FOÇEV ve Foçakarası grubu başardı. Ardından “Foça Dergi”yi Foça yayın hayatına kazandırdık. Foça çevre ve kültür dergisi olarak planladığımız dergiyi yayınlamaya devam ediyoruz. Kısacası 5 yeni yöresel şarap, dernek, dergi, kafe, 5 yeni web sitesi gibi kazanımlar. Foça’nın vizyonuna küçük de olsa katkılarımız oldu. Ayrıca Ercüment Kuyumcu’nun Foça’nın sivil mimari örneklerinin restorasyonlarını başlatmasıyla da Foça’nın vizyonu biraz daha yüzünü göstermeye başladı.

Tabii bunlar başarılırken bazıları da boş durmadı, grubumuzun Foça’nın betonlaşmasına karşı durması, bazı değerlerine sahip çıkması doğru bir vizyon oluşturma çabaları bazılarını rahatsız etti. Onların bizim hakkımızdaki karalama kampanyaları güdük ve kısa soluklu oldu. Somut şeyler üretildikçe boş ve anlamsız çırpınışlarının farkına varabildiler. Çünkü iyi ve doğru bir şey yapınca, gündelik beklentilerin ya da kıskançlıkların, evrensel değerlerin karşısında savunmasız kalacağını anladılar. Hiç kimseyle kişisel bir derdimiz olmadığını, asıl derdimizin; güzel, yaşanılır, vizyonumuzu göğsümüzü gere gere sunabileceğimiz, kaliteli bir kasaba meydana getirmek olduğunu anlamasalar da onların çocukları veya torunları anlayacaktır. Foçakarası’nın bir amacı var. O amacına ulaşacak. Foçakarası için festivalde yazdığım bir şiiri metnimin sonuna ekliyorum. Foça’ya ve O’nun değerlerine sahip çıkalım, yüreklerimize baktığımız gibi O’na bakalım. Katkısı olan herkesin yüreğine sağlık.