Mekanlardan
Posted in

Ankara’da balık Trilye’de yenir

Posted in

“Trilye” dendiğinde aklınıza yalnızca Bursa’nın Trilye Zeytini geliyorsa yanılıyorsunuz. Ankara’nın en güzel semtlerinden biri Gaziosmanpaşa’da, eski bir villada hayat bulan Trilye Restaurant bir aile restoranı olmakla beraber aynı zamanda gazetecilerin ve siyasetçilerin de uğrak mekanı. Yoğunluğa rağmen gerek servis kalitesinden gerekse yemeklerinin lezzetinden ödün vermeyen Trilye Restaurant’ın balıkçılığa gönül vermiş sahibi Süreyya Üzmez ile denizden sofraya balığın lezzet hikayesini Food in Life dergisi konuştu…

Kayısı, vişne, elma ağaçlarının arasında Gaziosmanpaşa’nın müdavimlerince dillere destan lezzetleri sofralara taşıyan Trilye Restaurant, Süreyya Üzmez ve eşi Mahmure Üzmez tarafından işletiliyor. Süreyya Üzmez, yarbaylığına henüz 6 ay kala kendi isteğiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden emekli olarak gönül verdiği bu işe Silahlı Kuvvetler’de de yiyecek işiyle uğraştığından oldukça hakim. Hem ülkesine daha geniş çapta yararlı olabilmek, hem de benzersiz lezzetleriyle sektördeki çıtayı yükseltmek için kendi yeteneklerini, paylaşmanın iyi sonuçlar doğurabileceğine inanan Üzmez, sadece tecrübesiyle sınırlı kalmayarak dünyanın erişilebilir her yerinde yemekle ilgili araştırmalar yapmış. “Yaşadığım süre boyunca araştırmalarım devam edecek” diyen Üzmez, yeme içme sektörüne gönül vermiş bir isim. Ankara’nın en güzel semtlerinden birinde, eski bir villada konumlanmış bu çok özel mekanı sahiplenerek, üzerine titreyen Üzmez ailesinin annesi Mahmure Hanım’ın her konukla tek tek özel olarak ilgilenmesi de Trilye’nin sıcak bir aile ortamı olduğunun ispatı.

Hayaller gerçek oluyor…
6 yaşında Çanakkale’de başlayan balık merakına önce anneannesinin yaptığı lakerdayı, ardından ortaokuldayken optimist lisansını ekleyen Üzmez, bu merakının ömrü boyunca süreceğine inanıyor. 2002 yılında kurulan Trilye’nin öncesinde de Genelkurmay’da subay olarak görev yaparak 3 bin kişilik yemek ihtiyacını karşılayan sosyal tesisin başkanı Süreyya Üzmez, Trilye ile doldurduğu 10. yılını günde 18 saat bazen ise 24+1 saat çalışmanın verdiği bir ödül olarak niteliyor. 1998 yılında Japonya balık haline (Tokyo Tsukiji) yaptığı bir ziyaretten aklında kalan bir anıyı bizlerle paylaşan Üzmez, “O zaman ki askeri ateşe Nedim Anbar ile birlikte karar verdik. O “Japonlara orkinos üretip satacağım” dedi. Şimdi Aquadem’in sahibi, milyonlarca dolarlık balığı Japonya’ya satıyor. Ben de “dünya çapında bir balık restoranı yapacağım” diye söz vermiştim. Şimdi Türkiye’ye gelen Japon turistlerden yıllık rezervasyon alıyorum.” diyerek hedeflerini gerçekleştirmenin verdiği mutlulukla, yıllardır sürekli olarak bir başarıya imza atan Trilye’nin gerek olumlu yorumlarla gerekse geniş müşteri portföyüyle yetinmeyerek daha önlerinde çok uzun bir yol ve gerçekleştirilmesi gereken birçok hedef olduğunu mütevazı bir tutumla dile getiriyor.

“Trilye’ye uğramadan Ankara’dan dönülmez!”
İstanbullular arasında da lezzetiyle nam salan Trilye, müdavimlerinin kendi arasında oluşturduğu “Trilye’ye uğramadan Ankara’dan dönülmez!” sloganıyla damaklarda bıraktığı güzel tatların yanında, gönüllerde taht kurmuş vefalı bir dost oluyor. Yeni keşfedilmemesine rağmen dilden dile kartopu gibi büyüyen restoranın ünü, dünyadaki tüm restoranları dolaşarak lezzetleri yakından takip eden Üzmez’e göre dünya liginde ilk sıralarda olmayı hak ediyor.

Trilye; ana bina, sera binası ve yazlık bahçesiyle yaklaşık 120 kişilik kapasiteye sahip. Hergün yapılan iş toplantılarının yanı sıra; nişan, doğum günü, yıldönümü gibi kısacası her türlü kutlamada Trilye’nin büyülü atmosferinde güzel vakit geçirmek isteyen müşteriler ise bir hayli fazla. Prensip olarak restoranın tamamen kapatılması düşüncesine sıcak bakmayan restoran sahipleri, burada da müdavimlerini düşünerek Trilye’nin lezzetlerinden onları bir gün dahi mahrum etmiyor. Sadece Ankara’nın Gaziosmanpaşa semtinde hizmet veren güzide mekan, koşullara bağlı kalarak İstanbul, Londra, New York gibi şehirlerde de lezzetseverler ile buluşmayı planlıyor.

Sebzeler bahçeden
Akdeniz mutfağının ön plana çıktığı restoranda, her üründe türünün en iyisi kullanılıyor. Samsun, Sinop, Çanakkale, Ayvalık, Bozcaada, İskenderun Körfezi başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından gelen; levrek, kalkan, lüfer, barbun, tekir, ıstakoz, karides, lahoz gibi taze balıkların hepsi mevsimine göre mostrada yerini alıyor. Tazeliğe önem veren restoranda soğuk başlangıçların hepsi günlük yapılıyor. Türkiye denizlerine uzak fakat merkezi bir konumda yer alan Ankara’ya her türlü balık kolay ulaşabiliyor. Dört denizin en iyi ürünlerini getirerek, böylesine taze ham maddeyi hünerli ellerde işleyen restoran aşçıları dolayısıyla muhteşem lezzetler ortaya çıkarıyor. Kendi bahçelerinde mevsim sebzelerini üreterek doğallığı koruduklarını söyleyen Üzmez, lezzetin ön planda tutulduğu bütün ürünlerde sağlıktan ve besinden taviz vermediklerini söyleyerek Trilye’nin mutfağını oluştururken modern dokunuşları da eksik etmediklerini dile getiriyor.

Sıcak soğuk binbir çeşit deniz mahsulü
Deniz mahsullerine ulaşmanın eskisi kadar kolay olmadığını düşünen Üzmez, yıllardır çalıştığı ciddi tedarikçilerin olduğunu belirterek, onların sayesinde restoranda kullandıkları her ürüne kolayca ulaşabildiklerini belirtiyor. Oldukça geniş tutulan Trilye’nin mönüsünde, zeytinyağlı ve deniz mahsullü 25 çeşit soğuk başlangıç bulunuyor. Sıcak başlangıçlarda olta kalamarından ızgara, karides tava ve ahtapot ızgara gibi gelenekseller olduğu kadar, balık adana, balık köfte, kalamarlı kabak çiçeği dolması gibi yorumlu, yenilikçi yemekler de oldukça talep görüyor. 6 aylık demolar sonucunda her yıl 1-2 adet yeni ürünün girdiği mönüde Napolyon tatlısından, ateş tatlısına, kestane şekerli tahinli sufleye kadar tatlıların hepsi yıldızlı ürün niteliği taşıyor. Trilye ile özdeşleşen közde patlıcanlı zeytinyağlı enginar ve semizotlu brokoli, soğuk başlangıçlarda mutlaka denenmesi gereken lezzetler arasında gösteriliyor. Ara sıcaklardan karides Nirvana, balık sucuk, balık Adana, ana yemek olarak deniz kabuklularıyla fırında lahoz, ateş tatlısı ise leblebi tozu ile yapılıyor.

Haftada en az 2 kez balık!
Her Pazar günü TRT HD’de yayınlanan “Balık Ankara’da Yenir” isimli programıyla; Türkiye’de balığı sevdirmeyi, zamansız ve usulsüz balık avlanmalarına karşı çıkılmasını ve balık severleri güzel tariflerle buluşturmayı amaçlayan Süreyya Üzmez, her Pazar Sabah Gazetesi’nin Ankara ekinde gastronomi yazıları yazarak yemek kültürüne dair tecrübelerini meraklılarıyla paylaşıyor. Aynı zamanda Chaine des Rotisseurs üyesi olan Üzmez, bu konuda da hassasiyetini koruyarak yeme-içme çıtasının yükselmesi için yoğun çaba gösteriyor. “Balık hem zamanımızın hem de geleceğin en önemli protein kaynağı. Arsa, ev gibi yatırım yapan insanların sağlığına yatırım yapmaları için haftada en az iki kez balık yemelerini yürekten arzu ediyorum” diyen Süreyya Üzmez, gastronomik fuarlara olan katılımları, inovasyon çalışmaları, sürekli değişik pişirme teknikleri ve yeni reçete deneyimleri ile lezzetseverlerin balık sofralarına dair basmakalıp ezberleri çok zaman daha bozacağa benziyor.

Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları