Şöyle bir tarihine baktığımızda tanrılarla ve kraliçelerle anılan bir nesne olmuş besinlerin en lezzetlisi ve tatlısı olan bal. Eski çağlardan beri bal o kadar seviliyormuş ki Suriye ve Yunanistan’dan bal getirmek zorunda kalıyormuş yetkililer. Hatta II. Ramses döneminde memurların maaşlarının bir kısmı bal olarak ödeniyormuş.

Bal çok sevilen yiyecek olmasının yanında kraliçelerin güzellik iksiri olmuş aynı zamanda. Öyle ki, güçlü kişiliği ve efsanevi güzelliğiyle tarihe damgasını vuran Mısır Kraliçesi Kleopatra güzelliğini ballı süt ile yaptığı banyolara borçluymuş. Ballı süt, cildin gözeneklerini temizleyerek, nemlendirerek ve besleyerek canlı, sağlıklı ve pırıltılı bir cilde sahip olmasını sağlayan Kleopatra güzelliğin ve ihtişamın sembolüdür.
Arılar 40-50 milyon yıl öncesinden beri yeryüzünde kendi varlıklarını bağımsız bir şekilde sürdürmektedirler, ta ki 40.000 yıl önce insanlar onların mucizevi altın değerinde hazırladıkları besin kaynakları balı keşfedene kadar.

Ama insanoğlunun bundan ciddi olarak faydalanabilmesi için yine uzun bir süre geçmesi gerektiğini, ve ilk olarak ticari anlamda bal toplayıcılığının başlaması ancak M.Ö. 7000 dolaylarına denk geldiğini, Valensia’daki LaAranas Mağarasındaki duvar resimlerinden anlamaktayız. İnsanların yerleşik hayat düzenine geçip, çiftçilikle uğraşmaya başlaması ile birlikte, artık binbir tehlikeye girip de topladıkları balı da üretme isteği ile kovan yapımı başlamıştır. Bunlar yöresel yaşayışa göre içi oyulmuş ağaç kütükleri, saz ve samandan örme sepet şeklinde veya killi topraktan yapılmış özel çömlekler olarak ağaçlara asmak sureti ile M.Ö. 6000 dolaylarında bugünkü arıcılığın öncülüğünü oluşturmuşlardır.

Arı sembolü firavunları temsil ediyor
Zamanla birçok toplumda sadece şeker ihtiyacı dışında bir sağlık, güzellik ve zenginlik kaynağı olarak görülen balın yüceltilmesi ile ilgili en güzel örneklerine M.Ö. 3200 dolaylarında eski mısır hiyerogliflerinde rastlıyoruz: Arı sembolü firavunları temsil ediyordu ve bal Güneş Tanrısı Ra’nın “dünyadaki göz yaşları” olarak görülüyordu. Bal bu kadar çok sevildiğinden, memurlar sürekli, Suriye ve Yunanistan’dan bal getirtmek zorunda kalıyorlardı. II. Ramses dönemindeki memurların maaşlarının bir kısmı bal ile ödeniyordu, ve bal çok değerli bir para birimiydi. 1 kavanoz bala çok rahat bir eşek veya inek alınabiliniyordu.

Günümüzde yapılan gezgin arıcılığın ilk örnekleri de aynı döneme gelmektedir. Arıcılar kayıklarla kovanları bir kıyıdan başka bir kıyıya taşıyıp serbest bırakırlarmış ve böylece aynı zamanda tarla ve bahçelerdeki veriminin artmasına da destek olurlarmış.

Hipokrat’ın Reçetesi
Yunan Mitolojisinde arılar Musa’ların (ilham perileri) kuşları ve tanrıların habercisi olarak görülürdü. Hatta baş tanrı Zeus’un sıfatlarından bir “Arılar Kralı”dır.
Bal ise bilgeliğin ve yaratıcılığın kaynağı olarak görülüyordu. Pek çok güzellik ve sağlık reçetesinde en başta yer almaktaydı ve Hipokrat (M.Ö.466-377) tarafından yüksek ateş, yaralanma, ödem ve iltihaplanmalara karşı reçetelerinde en başta bal yer alıyordu.
Arıcılık ile ilgili ilk ciddi araştırmalar ve düzenlemeler antik Yunan’da M.Ö. 600 dolaylarında gerçekleşmiştir ve ünlü düşünür Aristoteles (M.Ö. 384-322) arıcılık ile literatür oluşacak ilk kitabı yazmıştır.

Bal: Bir Zenginlik Göstergesi
Romalılarda arıcılık bilgisi genel kültür olarak görülmeye başlanmıştır ve pek çok ünlü bilim adamı ve tarihçi arıcılıkla da uğraşmıştır. Sadece arıların davranışlarını gözlemlemek ve çözmek için pencereli kovanlar yaptırmışlar. O zamanlar hali vakti yerinde olan her Romalının en az bir kölesi arıcılık ile uğraşıyormuş ve her birinin ciddi büyüklükte kolonileri varmış. İnsanlar için kovan sahibi olmak önemli bir zenginlik göstergesi sayılıyormuş. Hekimler yüksek ateşten iktidarsızlığa, yaralanmadan strese kadar yaklaşık 50 farklı rahatsızlığa karşı en başta balı öneriyorlarmış.

Ortaçağda büyük Roma-Germen İmparatoru Şarleman (I. Karl) bütün derebeylerinin birer arıcı ve Met (bal şarabı) üreticisi bulundurması zorunluluğunu getirmiş. Aynı zamanda Kovanların korunması ile ilgili de pek çok kanun ve uygulama getirmiştir. Bunların en önemlisi, herhangi bir kovandan hırsızlık yapacak olanın canlı olarak meydanda yakılması cezasıdır. Çünkü o dönemde bal dışında bilinen hiçbir tatlandırıcı yok ve mum yapımı için ise en önemli hammadde balmumuydu.

Anadolu’da ise arıcılık ile ilgili olarak ilk M.Ö. 1300 dolaylarında Boğazköy’de bulunan Hitit yazıtlarında rastlamaktayız. Hititler, özellikle kutsal binaların yapımında kullandıkları taşlara bal döküp kutsarlarmış. Balın aynı zamanda kötülüklere karşı koruduğu da düşünülürmüş bu uygulama ile.

Kaynak: www.honeyhouse.com

Leave a Reply

  1. KARS GÖKSU MANDIRA

    Kafkas Arısının Özelliği:
    Sadece Kars bölgesinde bulunan Kafkas Arı Irkı da, Kars balının bu kadar güzel olmasını sağlayan belki de en önemli etkendir. Bu arının temel özelliği ise dil uzunluğudur.7,2 mm dil uzunluğu ve çalışkan bir arı ırkı olan Kafkas arısı, bu sayede derin tüplü çiçeklerin de nektarlarından yararlanabilmekte ve dilinin diğer arı ırklarından 3 mm daha uzun olması sebebiylede yaptığı balı diğer ballardan üstün kılmaktadır. Kafkas arı ırkı dünyada ekonomik değere sahip çok önemli dört arı ırkından da birisidir. Yüksek yörelerin bal olan Kars Balının bir diğer özelliği ise çabuk kristalize olmasıdır. Kristalize olmuş krema şeklindeki bu yapısı, Kars balının değerini bilenlerce aranan bir diğer özelliğidir. Beyaz ile amber rengi arasında değişen balımızın tadı leziz olduğu gibi boğazı da yakmaz. İşte bütün bu sebeplerden dolayıdır ki Kars balı aranan ve tercih edilen bir bal olma özelliğini taşımaktadır.
    Balın Faydaları:
    Bilindiği gibi bal, arıların çeşitli bitkilerden topladıkları özsulardan ürettikleri, kıvamlı,stabil, bol enerji veren ve aynı zamanda şifa verici özellikleri olan, besin değeri yüksek, tümüyle doğal bir gıda maddesi. Bal arıları 10 peteği doldurabilmek için 100 bin kilometre kanat çırpar ve yaklaşık 100 milyon çiçeğin nektarını emerler. Çiçeklerdeki bal özünü alarak midelerinde çeşitli fiziki ve kimyasal reaksiyonlardan geçiren arılar, ardından bu salgıyı petek gözlerine koyarlar ve bu sıvını petek gözlerinde olgunlaşmasıyla da bal meydana gelir. Bir besin maddesi olarak sofralarımızda önemli bir yere sahip olan balın enerji değeri son derece yüksektir. 100 gram bal, yaklaşık 325 kalori sağlar. Balın enerji değeri, içeriğinde bulunan yüksek dozda üzüm şekeri (dekstroz) ve meyve şekerinden (levüloz) gelir. Bal ayrıca kalsiyum, fosfor, demir, potasyum, magnezyum, sodyum, kükürt, iyot gibi mineraller ve pantotenik asit, B1, B2, B6, C ve K vitamini gibi enzimlerle zengin bir yapıya sahiptir.
    GÖKSU MANDIRA KARS BOZYİĞİT BAL VE SÜT ÜRÜNLER SATIŞ MERKEZİ.
    KARS VE ARDAHAN YÖRESİNE AİT DÜNYACA ÜNLÜ KAFKAS IRKI ARILARIN ŞİFA KAYNAĞI OLAN BALLARI SOFRALARINIZA BOZYİĞİT MARKASI İLE SUNUYORUZ.ÜRÜNLERİMİZ TARIM VE KÖY İŞLERİ BAKANLIĞINDAN GIDA ÜREWTİM SERTİFİKALI MARKALI VE MARKA TESCİLLİ OLUP TAHLİLLERİ MEVCUTTUR.
    TEL:0474 212 23 14
    FAX:0474 212 11 17
    WEB:www.karsgoksumandira.com
    WEB:www.goksumandra.tr.cx

  2. Ramazan’da balla gelen sağlık

    […] Balın düzenli tüketildiğinde gastrointestinal sistemin sağlıklı şekilde işlemesine yardımcı olduğunu söyleyen Koçak, Ramazan ayının rutin beslenme düzenine getirdiği farklılıkların dengelenmesi açısından bal tüketiminin önemli olduğunun altını çiziyor: “Doğanın bizlere sunduğu en değerli besinlerden biri olan balın, bugüne kadar yapılan araştırmalar sonucu sayısız faydası olduğu biliniyor. Her şeyden önce doğal bir enerji kaynağı olarak vücudun performansını ve zindeliğini artırıyor. Özellikle Ramazan ayında bu zindeliğe, her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü oruç tutarken günlük aktivitelerimize devam etmek zorundayız.” […]

  3. Gerçek bal nasıl anlaşılır ?

    […] Bal sabah kahvaltılarının en özel tatlarından biri. Herşeyden önce bal arının “emeğidir”. Bu öyle bir emek ki, bir bal arısı ömrü boyunca sadece bir çay kaşığının 12′de biri kadar bal üretir. Yani 12 arı bir araya gelse ömürleri boyunca anca bir çay kaşığını dolduracak kadar bal üretmekte! Bir arının ömrünün 40 gün olduğu bilindiğine göre (Kış arıları ise 120 gün yaşamaktalar) bir damla balın aslında ne kadar değerli olduğu anlaşılmakta. Bir sabah kahvaltısında ekmeğimize yüzlerce, binlerce arının ömürlük emeğini sürdüğümüzü bilmek bile o çalışkan böceğe, yani arıya olan saygımızı arttırıyor. (Arı ve bal konusunda bilgiler için bkz: Atlas Dergisi Şubat 2013 sayısı) […]

  4. Tazemasa Blog

    […] Bal sabah kahvaltılarının en özel tatlarından biri. Herşeyden önce bal arının “emeğidir”. […]