Salt Beyoğlu’nda açılan ve adını paylaştığı sanat merkezinin içerisinde yer alan bistro, sergilerin temasına uygun olarak yenilenen set mönüsü ile yemeğin de bir sanat eseri olabileceğini kanıtlıyor. Yurt dışındaki büyük müze ve sergi salonlarında sıkça karşılaştığım ve genellikle kaliteden yoksun yiyeceklerle karşılaşma durumum, burada tamamen farklı bir deneyime dönüşüyor. Türkiye’deki sanat kurumları arasında yeme-içme kalitesiyle
Resim, müzik, edebiyat, sinema gibi sanatların birbiriyle etkileşiminin tarihi eskilere uzanır. Bu birlikteliğe sonsuz yaratıcılık olanaklarıyla gün geçtikçe sanata dönüşen yeme-içme dünyası da dahil olmaya başladı… Özellikle Beyoğlu’ndaki restoranlar, kafeler, barlar önümüzdeki dönemde sanatla işbirliğine daha fazla yer verecek gibi görünüyor. 21 Temmuz Perşembe akşamı Pera Palace Oteli’nin yeniden düzenlenen barında Bilgi Yayınevi ve Havana
İşadamı Ali Selçuk ve Şef Murat Bozok tarafından SALT Beyoğlu’nda açılan Bistro, yeni sergi menüsünü misafirlerinin beğenisine sundu. Kültür ve sanatla iç içe farklı bir konsept yaratan Bistro, SALT Beyoğlu’ndaki sergilerden esinlenerek oluşturduğu özel sergi menüsüyle dikkat çekiyor. Sergi menüsünün oluşturulmasında, sanatçıların eserleri, beğenileri, kültürleri ve yaşamları, en önemli ilham kaynaklarını oluşturuyor. Bistro’nun, A La
İstanbul’un tarihi ve kültürel dokusunu en iyi yansıtan semtlerden biri olan Beyoğlu’nda geçtiğimiz günlerde hizmete giren Bistro, bilindik lezzetleri farklı yorumlarla sunan bir “İstanbul Bistrosu” olarak tasarlandı. Gündelik tatların, hoş sunumlarla tamamlayıcı şekilde sunulduğu mekanın mimarisi oldukça merak uyandırıcı… Ağa Han ödüllü Mimar Han Tümertekin’in liderliğindeki geniş bir ekibin yeniden işlevlendirdiği tarihi bir binada hizmet
