FREE WORLDWIDE SHIPPING OVER $100

LAST CALL: LOWEST PRICE GUARANTEE 50% OFF. EXPLORE

Gurmelerden
Posted in

Fırın lezzetlerini hatırlayalım

Posted in

İstanbul Ataşehir’de kısa bir süre önce açılan OMG, yöresel fırın lezzetlerini başarılı bir şekilde sunuyor.

Günümüzde ev hanımları modern fırınlara sahip olsalar da yemeklerinin çoğunu ocakta pişirirler. Osmanlı dönemi boyunca, hatta bugünkü ankastre, tezgah üstü çağdaş fırınlar çıkmadan önce peynirli, kıymalı pideler, tepside et, fırın köftesi, kuzu buduna kadar aklınıza ne gelirse mahallenin fırınına gönderilip pişirtilirdi. Geleneksel Türk mutfağının en önemli sırlarından biri bu; fırının düşük ısısında, uzun sürede pişirmek… Fırın için sıraladığım bu övgülerin nedeni var; geçende Batı Ataşehir’de OMG adlı bir lokanta açıldığını duydum. Lokantanın logosunda üst başlık olarak ‘yöresel furun lezzetleri’ yazıyordu. OMG kısaltmasının ne anlama geldiği de logonun altında küçük fontlarla yazılmış “Offf Muhteşem, Götürrr” sözcüklerinden anlaşılıyordu. Benim ilgimi çeken, fırın lezzetlerinin vurgulanmasıydı. İki arkadaşımla birlikte buraya bir öğlen yemeğinde uğramaya karar verdik. Gökdelenler beldesi Ataşehir’in hala mütevazı evlerden ibaret olduğu bir bölgesinde, dışarıdan neredeyse dikkati çekmeyecek küçük bir mekan burası. Ön tarafa sekiz, on masa yerleştirilmiş. Hayalini kurduğum yemekleri burada bulabileceğimden pek emin olmayarak kapıdan girdim. Soldaki büyük odun fırını, mekana damgasını vurmuştu. Dışarıda Amerikan servisli bir masaya buyur edildik. Ortaya üç gözlü bir tabak içinde sızma zeytinyağı, zeytin ve zahter geldi. Zeytinyağının kalitesi mükemmeldi. Ardından buz gibi soğuk su, cam şişe içinde servis edilince, kuşkum biraz azaldı. Ardından menü getirildi. Çorbalar başlığı altında kuru bamya çorbası, kabak boraninin bulunuşu beklenti çıtamı daha da yükseltti. Listede çoğu Konya usulü 12 çeşit pide yer alıyordu. Başlangıçlar da ilginçti: Ayvalı, portakallı kereviz, soğan; zeytinyağlı lahana, mücver.. Ana yemeklerin başında Hatay’ın tuzda tavuğu geliyordu. Tam ya da yarım olarak ısmarlanabiliyor, iç pilavla servis ediliyordu. Konya fırın ve Antakya usulü kağıt kebapları, hamsili pilav ve etli, ıspanaklı mantı diğer ana yemeklerdi. Ayrıca çoğu kendi yapımları değişik soslar ile iç pilav, firik pilavı, soğan kızartma, fırında sarımsak, pastırmalı ıspanaklı muffin, ev yapımı kızarmış patates gibi garnitürler de menüde belirtilmişti. Biz kuşbaşılı bıçak arası pide, ayvalı portakallı kereviz, karışık zeytinyağlı dolmalar, yarım tuzda tavuk ve Konya fırın kebabı ısmarladık. Fırın kebabı, körpe kuzudan yapılmıştı ve yanında firik pilavıyla servis edildi. Tuzda tavuk ise gerçi bildiğimiz fabrika tavuğuydu ama bu özel pişirme yöntemiyle pamuk yumuşaklığında getirildi, tüm suyu içinde kalmıştı. 120 santimlik pidenin otuz santimini ise bitiremeyip, üzülerek geri gönderdik Tatlılardan elmalı samoza ve sac arasından da birer porsiyon ısmarladık. Harlı fırında birkaç dakika içinde pişirilip üzerinde birer parmak kalınlığında manda kaymağıyla servis edildi. Özellikle elmalı somoza bir başyapıttı. Üç kişi 100 TL hesap ödeyip ayrıldık.

Deniz Erbil

Kaynak: Sabah Gazetesi