Gurmelerden
Posted in

Bodrum’da bir köy lokantası

Posted in

Bitez’den sora sora bulabildiğiniz Bağarası‘nda, başka yerlerden farklı bir menü bulacaksınız. Bağarası gerçek köy lokantası. Bodrum’un Bitez semtinin henüz portakal bahçeleri sökülmemiş bölgesinde bir lokanta. Yaz-kış açık. havalarda yemek bahçede yeniliyor. Kötü havalarda, içinde mutfağı olan tek katlı köy evinin tek odasında ve odanın önündeki avluda oturuluyor.

Bağarası’nın özelliği, yemeklerinin farkı lezzeti. Şimdilerde hemen her Bodrum lokantasında lezzetine önem verilmeyen belli yerel yemekler var. Kabakçiçeği dolması, patatesli fava, ahtapot salatası, zeytinyağlı fasulye pilakisi filan…

Bağarası lokantasında ise her lokantada yenilenlerden farklı yemekler pişiriliyor. Erikli bamya, şaraplı yeşil domates, tarçınlı barbunya, portakallı kabak, yeşil elmalı ve avokadolu rezene, buğday ve cevizli süzme yoğurt, kerevizli pırasa, fesleğenli fasulye, erik ve kayısılı lahana dolması, ıspanaklı ve ısırgan otlu mücver, üzümlü ıspanak kavurma, koruklu zeytinyağlı kuru börülce, zeytinyağlı mevsim otları, çıtır mantı, Girit köftesi, sakız ağacına geçirilmiş çöp şiş, tuzla kaplanmış ızgara balık, şaraplı balık buğulama, tavada balık…

Sandalyenin üstüne çıkıyor
Bitez’in portakal bahçeleri arasında sora sora Bağarası’nı bulduk. Bahçede 10 tahta masa var. Birine oturduk. Suat Bağcı ve Mustafa Özkan isimli iki Bodrumlu iki genç bizimle ilgilendi. “Mutfağımıza gelin de yemeklerinizi seçin” dediler.

Mutfakta yemeklerin dizili olduğu camlı bir buzdolabı. Dolabın başında güler yüzlü, genç bir hanım. Ben müşteri zannettim. baktık ki ne yiyeceğimizi soruyor, yemek öneriyor.
“Siz kimsiniz?” diye sorduk, “Yemekleri ben yaparım” dedi.

Daha sonra hayat hikayesini öğrenince hayranlığımız arttı. Ümmühan Fethiyeli imiş. İsmail Girgin ile evlenince Bodrum’da yaşamaya başlamış. Çocuğu 2 yaşına gelince evin masraflarına katkıda bulunmak için çalışmak istemiş. Gazete dağıtımı yapan bir işyerinde çalışanlara öğle yemeği hazırlamış. Daha sonra Aktur’un ünlü Arşipel lokantasının mutfağında deneyimini artırmış. Yedi yıl önce de kocası ile Bitez’deki portakal bahçesini kiralayarak yıl boyu açık olan lokantayı kurmuş. Mutfakta Aydın Toklan ve İbrahim Doğru’nun yardımıyla farklı ve lezzetli yemekler onun elinden çıkıyormuş.

Biz kocasını görmedik. İsmail Girgin hoşsohbet biri imiş. Müşterilerle meşgul olur, bazı akşamlar sandalyenin üzerine çıkarak müşterilere hikayeler anlatırmış.

Ummühan Girgin aydın, yeme içme konusuna meraklı cin gibi bir Türk kadını. “Hangi marka şarap içersiniz?” diye sordu. Biz küçümseyerek “Sizde hangi şaraplar var?” diyecek olduk. Başladı, her lokantada bulunmayan kaliteli şarapları saymaya. Sevilen, beğenilen markaların sadece bir çeşidi değil tüm çeşitlerini özel olarak kargo ile İstanbul’dan getirtiyormuş. Sadece o kadar da değil. Şarapları belli sıcaklıkta tutan dolaplar almış.

Özel otlu yemeklerinı, kıtır mantıyı, börülceyi tattık. Üzerini tuzla kaplayarak ızgarada hazırladığı deniz çipurasının lezzetine bayıldık. Kıtır kabak ile yemeği noktaladık. Üç kişi idik. Bir şişe kaliteli şarap (90 TL) dahil toplam 200 TL hesap ödedik.

Ali Rıza Kardüz

Kaynak: Milliyet Gazetesi