FREE WORLDWIDE SHIPPING OVER $100

LAST CALL: LOWEST PRICE GUARANTEE 50% OFF. EXPLORE

Mekanlardan
Posted in

Latife Hanım Meyhanesi yeni anılar biriktiriyor

İstiklal Caddesi’nde Bekar Sokak’ta bulunan Latife Hanım, ağırlıklı olarak geleneksel Türk ve Kıbrıs Mutfağı’nın lezzetlerinden oluşan mönüsü, plaktan gelen nağmeleri ve tıpkı evinizdeymiş gibi hissettiren dekorasyonuyla keyifli bir mekan. Senem Kantarcıoğlu’nun işletmeciliğini yaptığı mekan, eski cumhuriyet meyhanelerinin günümüzdeki yansıması gibi…

Erken Cumhuriyet Dönemi’ne ait dekorasyonuyla konuklarını nostaljik bir atmosferde ağırlayan Latife Hanım Meyhanesi, eski meyhane kültürünü günümüze taşıyor. İstiklal Caddesi’nde Bekar Sokak’ta bulunan Latife Hanım, ağırlıklı olarak geleneksel Türk ve Kıbrıs Mutfağı’nın lezzetlerinden oluşan mönüsü, plaktan gelen nağmeleri ve tıpkı evinizdeymiş gibi hissettiren dekorasyonuyla keyifli bir mekan. Latife Hanım, Latif Kerse ve Hüsnü Altay ortaklığında geçtiğimiz Aralık ayında kuruluyor. Senem Kantarcıoğlu’nun işletmeciliğini yaptığı mekan, eski cumhuriyet meyhanelerine öykünüyor. Senem Kantarcıoğlu, mekanın isminin Latife Hanım’ın yaşadığı dönemde temsil ettiği naiflik ve şıklığa bir gönderme yapmak üzere konulduğunu söylüyor.

Şık ve naif
Mekanın dekorasyonunda, Latif Bey’in dokunuşları var. Şıklığı kadar naifliğiyle de dikkat çeken dekorasyonu eski zamanlara kısa bir yolculuğa çağırıyor. Üç kattan oluşan Latife Hanım, konuklarını giriş katındaki bahçesi, asma katı ve üst katındaki salonunda ağırlıyor. Mekanda eskicilerden toplanan pek çok eşya göze çarpıyor. Büfeler, dantel örtüler, duvarlarda asılı siyah beyaz fotoğraflar, ahşap merdivenler, pikap ve etrafa yaydığı cızırtılı nağmeler geçmiş zamanın izlerini taşıyor. Bahçe katındaki masalar tıpkı eski meyhanelerdeki gibi mermerden yapılmış. Giriş kattaki duvarda yer alan, cumhuriyet tarihinde ilklere imza atmış kadın fotoğrafları, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım ve eşi Latife Hanım’ın fotoğrafları etrafında çerçevelenmiş. İlk doktor, ilk pilot, ilk spiker, ilk güzellik kraliçesi ve dahası… Yine fotoğrafların karşısındaki büfenin üzerinde de Atatürk’ün portresini görüyoruz.

90 kişiye kadar konuk ağırlayabilen Latife Hanım, özellikle en üst katında grup misafirlerine ev sahipliği yapıyor. Özel gün veya iş toplantısı gibi organizasyonların da yapılabildiği mekanda 26 kişiye kadar L masa düzeni kurulabiliyor.

Meze ağırlıklı zengin mönü
Hüsnü Bey ve Senem Hanım’ın Kıbrıslı olması sebebiyle mönüde Kıbrıs tatlarına ağırlık verilmiş. Kıbrıslıların, İstanbul’a geldiklerinde yöresel lezzetleri arayıp bulamadıklarını belirten Senem Kantarcıoğlu, bundan ötürü mönüye şeftali kebabı gibi özel tatları eklediklerini anlatıyor. Doğal malzemelerden oluşan yöresel tatlarıyla farklı deneyimler sunan Latife Hanım’da konuklara başlangıçta Kıbrıs lezzeti olan, çiğ zeytinlerin toplanıp kendi suyunda bekletilmesiyle hazırlanan çakıstes ve hellimli-zeytinli ekmek ikram ediliyor. Meze ve balık konusunda deneyimli şef Hüseyin Eroğlu, meyhane konseptinden dolayı mönüyü meze ağırlıklı olarak tasarladıklarını belirtiyor.

Mekanda yaklaşık 50 çeşit meze bulunuyor. Tabii bu mevsimine göre çeşitlilik gösteriyor. Hüseyin Eroğlu, yaz mevsiminde yoğurtlu mezelerin ve deniz börülcesinin çok ilgi gördüğünü söylüyor. Mekanın mönüsünde ot mezeleri olarak mevsimine göre radika, turp otu, yaban pancarı, şevketi bostan, ebe gümeci, deniz börülcesi, kenger kökü, yoğurtlu semizotu, ada börülcesi, ıspanak kökü bulunuyor. Fıstıklı peynir ezme, kuru börülce, maş fasulye, közlenmiş patlıcan, köpeoğlu, soslu hamsi, topik, humus, haydari, tarama, bademli kabak, ahtapot salata, kelle, Ermen pilaki, fava, enginar, allı sarılı, lakerda, levrek marin, kurutulmuş domateste levrek, ahtapot salata, beyin salata, balık salatası, soslu deniz mahsulleri salatası, Latife Hanım usulü yeşil salata, roka salatası mönünün çeşitli soğuk mezeleri ve salataları olarak yerini almış. Salamura sardalya, kaya koruğu, kaz ayağı gibi turşu ve salamuralara da yer verilen mönüde Kıbrıs’ın özel tatları olarak kurutulmuş bir balık çeşidi olan renga, kurutulmuş keçi eti samarella, Kıbrıs usulü kabak çiçeği dolması, uskumru-soğan ve domates ile hazırlanan eskapace, kapari çiçeği bitkisinden yapılan yıllanmış hellimli gabbar, kereviz turşusu gibi lezzetleri bulabiliyorsunuz. Ara sıcaklardan şeftali kebabı ise sanıldığının aksine şeftaliden epey uzak bir tat. Köfte ve kuzu gömleği olarak adlandırılan kuzu yağı ile ızgarada hazırlanan bir kebap türü. Bunun yanı sıra ahtapot ızgara, hellimli balık böreği, balık kokoreç ve daha pek çok lezzeti ara sıcak olarak seçmek mümkün. Asma yaprağında levrek ve sardalya ise mönünün spesiyal lezzetleri… Latife Hanım usulü irmik, şefe özgü bir tatlı. Ceviz, turunç, karpuz ve incir macunu da Kıbrıs’a özgü tatlı seçenekleri olarak karşımıza çıkıyor.

Kıbrıs’ın özel Con Kahvesi
Latife Hanım’ın içki mönüsünde meyhane konseptinden dolayı rakı öncelikli olsa da şaraptan şampanyaya, votkadan viskiye kadar çok çeşitli alkollü içecek bulunuyor. Kıbrıs’ın kokulu mandalinaları ve limonlarıyla hazırlanan limonatası da her daim taze ve lezzetli. Bir de burada konuklara Con Kahve isimli özel bir kahve, sütle hazırlanarak sunuluyor. Girne Con Kahve aslında bir Türk Kahvesi. Kıbrıs’taki uzun yıllara dayanan geçmişi onu bu şekilde anılır hale getirmiş. Con Kahve bugün Kıbrıs’ın kuzeyinde en çok içilen kahve unvanına sahip.

Senem Kantarcıoğlu, ürün tedariki konusunda fabrikasyon ürün kullanmamaya özen gösterdiklerini dile getiriyor. Zeytinyağı olarak, kaynamış yeşil zeytinden yapılan Kıbrıs’a özgü karayağ kullanılıyor. Hellim, köylerde özel olarak yaptırılıyor. Ezine peyniri yine yöresinden alınıyor. Kıbrıs’ta pastırma olarak anılan sucuk bile oradan getiriliyor. Günlük ürün tedarikini ise Şef bizzat kendisi yapıyor.

Latife hanım, öğlen 12.00 ile gece 24.00 arasında hizmet veriyor. Cuma ve Cumartesi canlı müzik olduğu için mekan saat 01.00 ’e kadar açık. Mekanda canlı müzik, çıplak sesle ve mikrofonsuz bir kadın sanatçı ve keman eşliğinde icra ediliyor. Diğer günler ise pikaptan nağmeler konuklara eşlik ediyor. Senem Kantarcıoğlu, “Burada farklı bir atmosfer yaratmak, eski tarz şeyleri yeniden yakalamak, konuklarımızda duygu ve anı bırakmak istedik” diyor.

Aliye Gümüş

Kaynak: www.gastronomi.com.tr