FREE WORLDWIDE SHIPPING OVER $100

LAST CALL: LOWEST PRICE GUARANTEE 50% OFF. EXPLORE

Mekanlardan
Posted in

İtalyan mutfağının seçkin adresi: Peperoncino

Ankara’nın üst segment yeme içme mekanları arasında gösterilen Peperoncino; rengarenk sebzeler, enfes kremalar, acılı, ekşili soslar, sıcak – soğuk şaraplar ve çeşitli baharatlar ile hareket kattığı mönüsü ile fine dining restoran konseptini layıkıyla yansıtıyor. Peperoncino’da geçirilen her lezzetli dakikada Şef Evangelista’nın emeği gözden kaçmıyor. Mekanın ortaklarından Daniel Evangelista konsepti uygularken olağanüstü bir performans sergiliyor. Milano’da başlayan 21 yıllık lezzet öyküsünün son 11 yılını Türkiye’de geçiren ve yılların etkisiyle bir Türk gibi yaşamaya başlasa da yemek konusunda tam bir İtalyan olan Daniel Evangelista ile Peperoncino’nun lezzet yolculuğunu Food in Life dergisi konuştu…

Yaklaşık 21 yıldır mutfakta olan Evangelista, genç bir çırakken Milano’da başlayan hikayesine önce Fransa, Avustralya ve ardından Türkiye’ye devam etmiş. Gerçek İtalyan lezzetlerini Ankaralılarla buluşturmak için. Türk mutfağı ile İtalyan mutfağı arasındaki benzerliklerin kendisini çok şaşırtması üzerine Ankaralıları gerçek İtalyan lezzetleri ile buluşturmaya karar veren deneyimli şef, İtalyan lezzetlerini standartların dışına çıkmadan Türk damak tadına da modernize etmeyi başarmış. “Restoranın konukları beni her an her yerde görebilir. Lezzet takipçileriyle yaptığım sohbetler, Ankaralıların damak tadını çözmem konusunda bana çok yardımcı oldu. Yıllar içerisinde lezzetli puzzleın parçaları birleşti ve sanatımı kendi mutfağımdan sunmanın zamanı geldi” diyen Evangelista, Peperoncino’yu bu doğrultuda hayata geçirmiş.

“Keyif alınan yemeklerin adresiyiz”
Yemek ve servis kalitesinin en üst seviyede olduğu fine dining konseptiyle hizmet veren Peperoncino’da, restoranın şefi olarak tüm süreçlerle iç içe olduğunu dile getiren Evangelista, alışverişten sunuma kadar her süreci bire bir kontrol ettiğini vurguluyor. “Fine dining konseptinin vazgeçilmezi olduğu için konuklarımıza geniş bir şarap kavı sunuyoruz. Başkentin en geniş şarap kavına sahibiz. Uzun süren, keyif alınan yemeklerin adresiyiz” diyen deneyimli şef, herkesin damak tadına uygun, istediği seçimi yapabileceği, farklı yemeklerle uyum sağlayabilecek şarap kavına, sürekli güncellenen bir mönünün eşlik ettiğini söylüyor. Restorana gelen konuklara talep etmeleri halinde tercih edecekleri şarabın hangi bağdaki üzümden geldiğine kadar ayrıntılı bilgiler sunuluyor ve yine yemek ve şarap uyumu konusunda önerilerde bulunuluyor. Daniel Evangelista bu konuda “Peperoncino’da yemek ve şarabın uyumunu üst boyuta taşıyacak bir atmosfer oluşturduk. 2011’in Haziran ayında açıldık fakat bunun öncesinde aylar süren bir hazırlık sürecimiz oldu. Dekorasyon ve ışıklandırma ile ilgili işin uzmanlardan destek aldık” şeklinde konuşuyor.

“Marka yarattık”
Ortağı Mete Bey ile birlikte Peperoncino’yu tasarlarken bir marka yaratmayı amaçladıklarını söyleyen Evangelista, bu amaçlarını büyük oranda gerçekleştirdiklerine inanıyor. “Marka olmanın zorluklarını bir bir atlattık. Markanın da ötesinde bir kültür geliştirme amacındayız. İkincil hedefimiz ise bu kültürü Türkiye’den dünyanın dört bir yanına taşımak” diyen başarılı işletmeci ve şef; Rusya, Çin ya da farklı bir ülkeye açılmayı planladıklarını söylüyor ve bu hedefe başkentten başlama nedenlerini de, Ankara’nın yeme-içme kültürünü yüksek düzeyde algılayan ve uygulayan bir kent olduğuna inanmaları olarak gösteriyor.

Mutfak organize çalışıyor
Peperoncino’nun mutfağında kalabalık bir ekip bulunuyor. Tüm çalışanların ayrı görev tanımları ve sorumlu oldukları alanlar var. Örneğin mutfakta makarnaları günlük olarak ürettiklerinden bahseden Evangelista, bunun için ayrı bir departman olduğunu belirtiyor. Bu bölümde çalışanlar makarnaların hamurunun hazırlanmasından kesimine ve servise kadar geçen süredeki korunma koşullarından sorumlu tutuluyor. Her gün onlarca çeşit kesim yapılıyor. Dolgulu makarnalar için hazırlıklar yapılıyor. Taze ve usulüne uygun İtalyan makarnasını üretebilmek için büyük çaba harcadıklarının altını çizen Evangelista, pizza biriminde çalışanların da, hamurlarını önceden hazırlayıp dinlendirdiklerini anlatıyor.

Mevsimsel ürünler mönüde
Peperoncino’ya birkaç ayın ardından uğrayan konuk, mönüyü gördüğünde şaşırabiliyor. Bu uygulamanın sebebi ise Türkiye’deki mevsim çeşitliliği ve ürün bolluğu olarak gösteriliyor. “Her mevsimin kendine özgü sebzeleri, meyveleri ve deniz mahsulleri var” diyen Evangelista, taze ve kaliteli ürünleri bulduklarında hiç vakit kaybetmeden mönüye adapte ettiklerini söylüyor. Böylece konukların her ziyareti, ayrı bir keşif turuna dönüşüyor. Mönüdeki lezzetli başlangıçları, kırmızı ve beyaz et yemekleri ile deniz mahsulleri izliyor. Makarnalar ve pizzaların ardından tatlılar geliyor. 12 çeşit peynirden oluşturulan, meyvelerin ve özel Peperoncino reçelinin de eşlik ettiği geniş tabak, geceye şarapla merhaba demek isteyenlerin en çok tercih ettiği ürün. “Seçtikleri yemek ile doğru şarabı eşleştirmelerini ve Peperoncino’da yaşayacakları İtalyan deneyiminden memnun kalmalarını istiyoruz” diye konuşuyor başarılı işletmeci.

Ankara’da cazın adresi!
Açıldığı günden bu yana Ankaralıların yoğun ilgisini almakta gecikmeyen Peperoncino mönüsüyle de oldukça beğeniliyor. Damak tadına güvenen gurmelerin tercihi olduklarını ve olumlu geri dönüşler doğrultusunda kendilerini daha da geliştirdiklerini dile getiren Daniel Evangelista: “Ankaralılar mönüye de geniş şarap kavına da oldukça hakim” diyor. İtalyan yemekleri ve geniş şarap kavına en iyi eşlik ettiğini düşündükleri tarz olan cazı da, mekanın bir parçası haline getirdiklerini belirten başarılı işletmeci, haftanın bir bölümü Peperoncino’nun konuklarının, canlı caz müziği dinleyebildiklerini ekliyor. Zaman zaman opera sanatçıları ile İtalyan geceleri düzenleniyor ve Peperoncino, gerçek İtalyan deneyiminde olduğu gibi Ankara’da cazın da adresi olmayı hedefliyor.

Kaynak: Food in Life Gastronomi Yayınları