Ahırkapı İstanbul’un tarihine tanıklık etmiş en eski yerleşim yerlerinden biri. Topkapı Sarayı’nın atlarının bulunduğu yer olduğu için bu adı almış. Arkeolojik olarak önemli bu semtin lezzeti nasıl diye düşünen Lezzet Kaşifleri 53 TL’lik bir bütçeyle 5 mekana uğrayıp Ahırkapı’yı keşfe çıktılar. Armada Teras Armada Otel, İstanbul yaşam kültürüne sahip çıkan ve konuklarına bunu yaşatmayı amaçlayan
Lezzet Kaşifleri, bu hafta İstanbul’da Sultanahmet rotasında yedi, içti ve Akşam Gazetesi için yazdı… Elbette meşhur Sultanahmet Köftecisi‘ne uğramasalar olmazdı ama rotada kaşiflerin ruhuna uygun ‘müdavimi çok, az bilinen’ Sır Evi de var, bir zamanlar ‘çiçek çocukların’ buluşma noktası olan Puding Shop da… İstanbul’un tarihi boyunca gözde semtlerinden olan Sultanahmet köklü tarihi kadar gastronomik zenginliğiyle
Bir taraftan Marmara Denizi ve Adalar, diğer taraftan Sultanahmet Camii ve Ayasofya ile çevrili Armada Teras’ın muhteşem manzarası, 13 Mayıs 2012, Pazar sabahı “Anneler Günü Kahvaltısı” için ayrıldı. Doğal ve yöresel kahvaltılıklar, Trakya’da özel olarak yoğrulup pişirilmiş has ekmekler, Armada mutfağından poğaça ve börekler, menemen ve daha pek çok lezzet, bu Anneler Günü’nde her yaştan
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı‘nda ünlü oteller organize edecekleri kutlamalarda leziz ve eğlenceli bir bayram geçirmek isteyen misafirlerine kapılarını açacak. Four Seasons Bosphorus’un restoranı Aqua’daki, Atatürk’ün çok sevdiği yemeklerden oluşan özel mönü beyaz leblebi, kavun ve dereotlu bakla fava ile başlıyor. Restoranın baş aşçısı Mehmet Gök’ün hazırladığı İzmir usulü enginar dolması, ıspanaklı gül böreği, hünkarbeğendi, etli
Armada Hotel bünyesinde hizmet sunan Armada Teras konum olarak İstanbul’da yaz gecelerinin bir klasiği haline gelen ve şimdilik ışıklandırılmış İstanbul siluetinin doyasıya seyredildiği tek yer. Bir taraftan Marmara Denizi, Kadıköy ve Adalar, diğer taraftan Sultanahmet Camii ve Ayasofya manzarası ile çevrili Teras, yaz boyunca lokanta ve bar olarak hizmete açıktır… Teras, oturma düzeni ile kullanıldığında
50’li 60’lı yılların “radyolu günlerine” bir gönderme olarak tasarlanan bu mekan, 2006 baharında Radio Bar artık İstanbul’un “Misafir Odası” oldu. Tıpkı yüzyıl başı İstanbul’unun kentsoylu evlerindeki gibi “Art Nouveau” koltuk ve kanapeler, onlara uygun sehpalar, abajurlar, yine bir kaç eski radyo, müzik kutusu, İstanbul kitaplığı, gazete-dergi sehpası ve emektar piyanosu ile Misafir Odası yerli –
